Merhaba Sevgilim;
Belki çok uzun bir süre cebimde taşıyacağım bir mektup daha yazıyorum. Kağıdın kusuruna bakma. Geçen yıl renkli tükenmez kalemle yazdığımı hala cüzdanımda her gittiğim yere götürüyorum. Fakat her okuyuşumda, biriktirdiğim şeylerin omzuma yüklendiğini ve bazı derin hislerimin o mektuptan yavaş yavaş silindiğini hissediyorum. İşte bütün bunları, bu sebebe bağlayarak yazacağım. Ve biliyorum ki; insan yaşamın her anında biriktirerek, harcayarak, inanarak veya tümden vazgeçtiğini düşünerek yaşadığı için hep aynı insan olamaz. Aynı olmak için bütün varlığını bu yolda harcasa bile. İlk mektubumun içimde tetiklediği daha yukarıdan seyredip kaleme alma arzumu; belki de sadeliğinin ve asıl düşündüklerimin çok küçük bir bölümünü yansıtmasının pişmanlığını duyarak; her şeyi bu kez anlatmak isteyişimi ve hayatımdaki her şeyin son halkasının sen olduğu gerçeğini su yüzüne çıkarmak için kullanıyorum ve bil ki bu satırları sırf bu yüzden yazıyorum. Sana çocukça geleceğini ve uzak bir hikaye gibi okuyacağını bilsem de, bana öyle olmadığını savunacaksın; hiç savunma çünkü öyle olduğunu gayet iyi biliyorum. Ama içimdeki aşılmaz arzunun, onarılmaz yaraların sebebini, aşk denilen o kıpırtıyı ilk kez seninle konuşurken tatmama ve bu nehire; günün birinde beni ruhum ölmüş olarak, terk edilmiş bir limana yalnız başıma atacağına adım gibi emin olduğum halde kendimi öyle hesapsızca ama sonsuz bir güven çelişkisi içinde bırakıverdiğimi söylemek istiyorum. Durup şöyle geçen zamanı saydığımda hiç de azımsanmayacak kadar büyük olduğunu anladım. Buna bir de o yaşlarımızın insan ömründeki diğer zamanlara kıyasla ortaya çıkan değer farkını da eklediğim de; yağmursuz geçen bir bahar mevsimi kadar yürek burkan bir anıyı yıllar sonra içim çok acıyarak anımsayacağımı öngörüyorum. Eğer bunu değiştiremezsek. Hem zamanın uzunluğu, hem korkularımın üzerine gidemeyerek sana deli gibi aşık olduğumu erkence söyleyememem hem de aynı cümleyi yıllar sonra senden de duymam ve buna rağmen geçen zamanın yaralarımızı sarmamıza ve yeni başlangıçlar yapmamıza engel oluşunu; geç kalınmışlığın çaresizliği içinde izlemek yalnızlığıma milyonuncu kez hançerler saplıyor, bilesin. Hoşça kal Sevgilim, iyi bir ömür dilerim.
Blog Arşivi
Blog Hakkında
İçimden gelenleri yazmaya çalışıyorum. Okumaya değer bulanlara teşekkür ederim..
Profilim: Buraya Tıklayın
Profilim: Buraya Tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder